Çeler: '' Kayıtdışılığın önüne geçeceğiz''
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, ülkede 104 bin özel sektör çalışanı olduğunu ve bunların yaklaşık yüzde 50’sini, Türkiye ile üçüncü dünya ülkelerinden gelen çalışanların oluşturduğunu kaydetti.
Bu rakamların dışında, kayıt dışı çalışanların kayıt altına alınması yönünde çalışma başlattıklarını da kaydeden Çeler, “Bu insanlar ülkeye gelecekse, sektörel bazda ihtiyaca göre gelmeleri sağlanmalıdır” dedi.
“Mandırada inek sağması için bile dışarıdan ön izin almak için başvuru yapan insanlar vardır.
Bunlar ucuz işçilik yanında rekabeti de kötü yönde etkileyen taleplerdir. Üçüncü ülkelerden ülkeye getirilmek istenen işçiler için ciddi bir kontrol içindeyiz. İzinlerini erken alabilmek için yardım talep edenler de var. Ön izin alınmadan kimseye ayrıcalık tanınmayacağı bilinmelidir”
Çeler, çalışanları sektörel anlamda eğitilmesinin önemine dikkat çekerek, “Garsonluk, bulaşıkçılık ya da şoförlük yapmak utanılacak bir şey değildir.
Ancak çalışanın, alacağı maaşın hayatını idame ettirebileceği bir maaş olması ve tüm haklarının veriliyor olması gerekir, devletin güvencesi altında olduğunu da hissetmesi gerekir” diye konuştu.
Çeler, özellikle yerli iş gücünün yerli piyasa ile bir araya gelebilmesi için sosyolojik bir çalışma yapılması gerektiğini belirterek, bugüne kadar Kıbrıs insanını “Tembel” diye nitelendiren bir yapının oluştuğuna dikkat çekti. İşverenle iş barışının sağlanması halinde, özel sektöre talebin artacağını kaydetti.
Bakan Çeler, tek bodro sisteme geçilmesi, maaşların banka üzerinden ödenmesi, bunun yanında iş yasasındaki değişikliklerle mobing, taciz ve benzeri hareketlerin iş mahkemeleri kurularak bir ceza yaptırımının hayat bulmasıyla, özel sektörde sendikalaşmanın yolunun açılabileceğini belirtti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, çalışma hayatındaki projeler, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki denetimler ve özel sektörde sendikalaşmanın önünün açılması için bakanlık olarak yapacakları çalışmaları anlattı.
Bakan Çeler, denetimler çerçevesinde çalışma izinleriyle ilgili kontrollerin hayata geçirildiğine dikkat çekerek, denetimlere küçük işletmelerden değil de büyük işletmelerden başlandığını belirtti. Çeler, küçük işletmelerin boğazını sıkarak bir yere varılamayacağının farkında olduklarına işaret ederek, bu nedenle ilk aşamada daha çok çalışanı olan büyük işletmelerin kontrol edildiğini söyledi. Çeler, bu aşamada çalışma izinlerinin de kontrol edildiğini belirterek, kayıt dışı çalışmasınlar ve kayıt dışı çalıştırmasınlar diye de tüm işveren ve emekçilere çağrıda bulunduğunu kaydetti.
“Kayıt dışılığın önüne geçeceğiz”
Çeler, “Biz denetlemeden onlar da önlemlerini alsınlar. İzinlerini alsınlar, giriş çıkışlarını ona göre kontrol etsinler. Kimseyi mağdur etmek istemiyoruz. Ülkenin kendi ekonomik geleceği için kayıt dışı çalışmanın ve ekonominin hayatımızdan çıkması ve kayıtlı olması çok önemlidir” diye konuştu.
Çeler, kaçak işçi sayısı kadar bir asgari ücret tutarında işverene ceza kesildiğini anımsatarak, cezalandırılanın sadece işçi olmadığını, işçinin sadece ülkesine gönderildiğini, 6 ay sonunda yeniden ön izin almak koşuluyla ülkeye giriş yaparak çalışma hayatına katılabildiğini söyledi. Bakan Çeler, mağduriyetin işveren tarafından yapılması durumunda ise, yasal çerçevede işçiyi cezalandırmak yerine işverene işçinin kayıt dışı düştüğü süreye ceza kesildiğini ve kayıt altına alınmasının sağlandığını belirtti.
“Asgari ücretin belirlenme kriteri değişmeli”
Çeler, asgari ücretin belirlenme kriterinin ise artık değişmesi gerektiğine vurgu yaptı. Çeler, asgari ücret ödenecek olan ülkenin maaşını bir taraf beğenir, diğer taraf itiraz eder diye tartışmaların artık aşılması gerektiğini söyledi.
Çeler, asgari ücretin belirlemesi kriterinin daha rasyonel bir hal alması gerektiğine vurgu yaptı. Çeler, tek bir tarafın görüşü değil de tüm paydaşlarla birlikte ortak karar verilerek yeni bir sistemin oluşması düşüncesinde olduklarını kaydetti.
Çeler, bu sistemin hayat bulması için kısa süre içinde çalışmalara başlanılacağını söyledi.
“İş barışını denetimlerle sağlamaya çalışacağız”
Bakan Çeler, özel sektörde sendikalaşmanın ivediliğinin Meclis’te reddedildiğini anımsatarak, söz konusu yasanın geçmesinin hükümet programında olduğunu söyledi. Özel sektörde sendikalaşmanın teşvik edilmesine yönelik çalışmaların bir süre önce gündeme geldiğini belirten Çeler, şöyle devam etti, “İş barışını denetimlerle sağlamaya çalıştığınızda iş verenin de emekçi kesimin de ülke ekonomisine katkısının göz ardı edilmediği hissedildiği noktadan itibaren iş barış sağlanır. Sendikalaşmayı öcü gibi gören kesimlerdeki tabular ortadan kalkar. O yüzden zorunluluğundan öte gönüllü bir şekilde sendikalaşmanın önü açılır. Bunu adım adım yapmak her tarafın da bunu kabullenmesine yardımcı olacaktır. Örneğin, tek bordro sisteme geçilmesi, maaşların hep banka üzerinden ödenmesi, bunun yanında, iş yasasındaki değişikliklerle mobing, taciz ve benzeri hareketlerin iş mahkemeleri de kurularak bir ceza yaptırımının olması emekçiyi korur bir şekilde yasanın da yenilenmesiyle sanırım ki sendikalaşmanın önü daha da açılmış olur. Devletin emekçiyi koruyabileceği yasalar ortada olduğu zaman otomatik olarak da biraz daha iş barış kendiliğinden oluşmuş olur.”
Bakan Çeler, “Sendikalaşmayı sağla, ancak sarı sendikalar oluşsun, denetim de yapma. Amaç bu olmamalıdır” diyerek, hedefin ilk önce zemini toparlamak olduğunu, yasal zeminin tam anlamıyla doğru olmasını sağlamak gerektiğini kaydetti. Çeler, denetimin olmadığı yerde her türlü lakayıtlığın mümkün olduğunu belirtti.
“İş yeri denetimlerini basın ile birlikte yapacağız”
Bakan Çeler, denetimler çerçevesinde nisan ayından itibaren basın ile birlikte iş yerlerinin ziyaret edilerek denetimlerin yapılacağını ifade ederek, “Bugüne kadar birçok iş yeri denetledik, kapattığımız yerlerde oldu. Ancak hiç isim vermedik. Nisan ayından itibaren basına da haber vererek denetimleri sürdürme düşüncesindeyiz. Bunun caydırıcı önlem olması açısından gerekli olduğunu düşünmekteyiz” dedi.
“Personel Teşkilat Yasası 1977’den beri değişmedi”
Çeler, 1977 yılından beri Çalışma Bakanlığı’nın Personel Teşkilat Yasası’nın aynı olduğunu söyleyerek, şartların değiştiğini, iş alanlarının arttığını, alanın genişlediğini, ancak yasadaki personel sayısının aynı yerde kaldığını kaydetti.
“104 bin özel sektör çalışanının yarısı yurt dışından”
Zeki Çeler, ülkede 104 bin özel sektör çalışanı olduğunu belirterek, bu rakamın yaklaşık yüzde 50’sinin yerli istihdam, yaklaşık 30 bininin Türkiye’den gelen vatandaşlar, yaklaşık 20 bininin ise üçüncü dünya ülkelerinden gelen çalışanlar olduğunu açıkladı. Çeler, bunlar dışında kayıt dışı olan veya öğrenci diye ülkeye gelerek çalışır pozisyonda olan kişilerin varlığına dikkat çekti. Çeler, öğrenci takip sisteminin tüm üniversitelerde, Muhaceret Dairesi, Eğitim ve Çalışma Bakanlıklarının kontrol edebileceği bir sistemde toplanması için çalışma yürüteceklerini belirtti. Çeler, öğrencilerin derslere katılım yoklamalarının daha kesin kriter olması gerekliliğini düşünmekte olduğunu söyleyerek, bunu Eğitim Bakanlığı ile yapılacak olan istişareden sonra yüksek öğrenim okullarında bu konuya daha dikkatli değinilmesi talebinde bulunacaklarını kaydetti.
Çeler, bu şekilde kayıt dışı ekonominin ve eğitim kalitesinin düşmesinin önüne geçilebileceğini söyledi.
“Ön izin alınmadan kimseye ayrıcalık tanınmayacak”
Çeler, şöyle devam etti, “Çoban gibi ya da, mandırada inek sağması için bile dışarıdan ön izin almak için başvuru yapan insanlar var. İzinlerini erken alabilmek için yardım talep edenler de var. Bunlar ucuz işçilik yanında rekabeti de kötü yönde etkileyen taleplerdir. Üçüncü ülkelerden ülkeye getirilmek istenen işçiler için ciddi bir kontrol içindeyiz. Ben buradan bir duyuru yapmak istiyorum. Kimse bakanlığımıza ‘biletini kestim, o yüzden benim işimi erken yapın’ diye boşuna gelmesin. Ön izin almadan kimse bilet de kesmesin. Bu kendilerine bir ayrıcalık tanımayacak.”
Kayıt dışının kayıt altına alınması için çalışma başlattıklarını ifade eden Çeler, “Bu kişiler gelecekse sektörel bazda ihtiyaca göre gelmeleri sağlanmalıdır” diye konuştu.
“Gençleri teşvik önemli”
Bakan Zeki Çeler, özellikle yerli iş gücünün yerli piyasa ile bir araya gelebilmesi için sosyolojik bir çalışma yapılması gerektiğine işaret ederek, bugüne kadar Kıbrıs insanını “tembel” diye nitelendiren bir yapının oluştuğunu vurguladı.
Bakanlık olarak işverenle iş barışının sağlanması konusunda başarıya ulaşılması durumunda özel sektöre talebin artacağını düşündüğünü belirten Çeler, insanların her sektörde çalışması konusunda eğitilmesi gerektiğine dikkat çekti. Çeler, eğitim yanında teşvikin de önemli olduğuna vurgu yaparak, “Garsonluk yapmak utanılacak bir şey değildir. Bulaşıkçılık yapmak ya da şoförlük yapmak utanılacak bir şey değildir. Ancak alacağı maaşın hayatını idame ettirebileceği bir maaş olması ve tüm haklarının veriliyor olması gerekir, devletin güvencesi altında olduğunu da hissetmesi gerekiyor” diye konuştu.
Çeler, yasal düzenlemenin başlamış olduğunu belirterek, teşviklendirme açısından maddi kaynakların geliştirilmekte olunduğuna dikkat çekti. Zeki Çeler, gerek sosyologlarla görüşerek gerekse şahsi tecrübelere de dayanarak genç jenerasyonun özel sektörde çalışma konusunda teşviklendirilmesi gerekliliğine vurgu yaptı. Çeler, çalışma hayatıyla ilgili bu konuda bakanlık olarak örnek olacaklarını ifade ederek, “Gerekirse şoför olacağız, gerekirse garson, gerekirse bulaşık yıkayacağız” şeklinde konuştu. Çeler, özel sektör çalışanının yarısının neredeyse yurt dışından gelen insanlar olduğuna dikkat çekerek, bu insanların aldıkları kazancı kendi ülkelerine göndermeleri durumunda bu paranın dışa giden bir para anlamına geldiğini kaydetti. Çeler, “Bu ekonomiyi kendi içimizde tutmak bizi daha ileriye taşır” dedi.
“Sosyal hizmet anlamında projelerimiz mevcut”
Bakan Çeler, sosyal hizmet anlamında ise, Lapta Huzur Evi’nin bugün bulunduğu binadan başka bir binaya taşınması, daha farklı alanlarda görev yaparak çocuk ve gençlere yönelik çalışmaların sağlanması, Çağlayan’daki çocuk yuvası gibi projelerin maddi kaynak istediğine dikkat çekerek, tümü için olmasa da bir kısmının hayat bulması için kaynakların mevcut olduğunu belirtti.
Bakan Çeler, şunları söyledi, “İşin kökenine inmekte fayda var. Bu aşamaya gelmeden önce sosyolojik olarak bu çocukların aile içindeki yaşantının düzeltilmesi gerekir. Buna bir anda müdahale etmemiz mümkün değildir.
Ancak aile eğitiminden tutun da çocuğun gelişimine kadar her alanda bakanlığın üzerine düşen görevde sorumluluğunu yapması mecburidir. Çocuk Yuvasının durumu bugün itibarıyla iyi değil. Onun yerine sevgi evlerinin kurulması, genç yaşa geldiklerinde yalnız olmadıklarını hissedebilecekleri bir yapının oluşması gerekir.”
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi fiilen hayata geçmeli”
Çeler, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin fiilen hayata geçmesi için çalışmalarının mevcut olduğunu belirterek, bu konuda bütçe ayrıldığının Maliye tarafından belirtildiğini kaydetti.
Çeler, özel gereksinimli bireyler noktasında da hem kamuda hem de özelde teşvikin sağlanması için çalışmaların mevcut olduğunu söyledi.
Çeler, “Çalışma hayatıyla ilgili bugüne kadar pek yapılmayan denetimler üzerinde çok yoğunlaşınca diğer yaptığımız çalışmalar çok fark edilmedi” diyerek, “Yakın zamanda bunlar üzerindeki etkimizin de hissedilmeye başlanacağını düşünüyorum” diye konuştu.